İl Programları
Diyarbakır’dayız…
Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Diyarbakır ziyaretleri kapsamında Diyarbakır Barosu’nu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret etti.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi il başkanlarıyla bir araya gelerek istişare toplantısı gerçekleştirdi.
TÜRK’ÜN, KÜRT’ÜN, ALEVİ’NİN, SÜNNİ’NİN KARDEŞLİĞİNİ SONSUZA KADAR SAVUNACAĞIZ!
Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu; "Türk’ün, Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin kardeşliğini ve birlikte yaşama iradesini sonsuza kadar savunacağız! Türkiye’yi Lübnanlaştırmak, Suriyelileştirmek, Iraklaştırmak isteyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin mahdumlarına Türkiye Cumhuriyeti’ni, devletimizi ve bu büyük milleti mahkûm etmeyeceğiz. Binlerce metre yüksekteki dağlarda, binlerce kilometrelik sınırlarda pkk’ya karşı bu vatanı savunan, bu vatanın ve bu milletin birliğini savunmuş onca korucuya, aşirete pkk teröründen evinden, köyünden, canından olmuş binlerce Kürt’e mücadelemiz zail oldu dedirtmeyeceğiz. Onları, pkk ile ezmelerine müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Genel Başkanımızın konuşmasının tamamı:
Saygıdeğer il başkanlarım,
Kıymetli milletvekilleri
Sevgili Diyarbakırlılar…
—-///—-
Bugün 23 il başkanımızla birlikte Diyarbakır’dayız.
Herkesin malumudur ki,
Türkiye siyasetinde genelin alışkın olduğu ve beklediği şey,
Siyasi Parti Liderlerinin bu kadim şehirde ne mesaj verecekleridir.
Öncelikle şunu belirteyim,
Ben bugün buraya gayrı samimi ve büyük büyük sözler etmek sarfetmek için gelmedim.
Diyarbakır’ın ne olduğunu ve ne olmadığını gayet iyi biliyorum,
Diyarbakır da benim ne olduğumu ve ne olmadığımı da gayet iyi biliyor.
Doğrudur, bu şehrin her zaman söyleyecek sözleri vardı.
El Cezeri’nin, Molla Gürani’nin, Süleyman Nazif’in şehri.
İshak Sükuti’nin, Ziya Gökalp’in, Cahit Sıtkı Tarancı’nın
ve Elbette Ahmet Arif’in şehri.
Bir yanı Anadolu’nun,
Diğer yanı ise Mezopotamya’nın bereketli hilaline bakan,
Tarihten süzülüp gelen sözlerin, fikirlerin şehri burası.
Ben bu isimlerin hilafına, bu tarihin hilafına bir söz duymayacağımı biliyorum.
Diyarbakır da benden bunların hilafına bir şey duymadı, duyamaz ve duyamayacaktır.
Tarih dedim.
Yarın yaşayacaklar, bugünleri nasıl kayda alacaklar bilmiyorum ama
Bir şeyden oldukça eminim:
Cumhuriyet Türkiye’si, etrafındaki tüm çatışma, kışkırtma ve kaosa rağmen,
İçinde yaşayan her farklı kimliğin, dilin, inancın
Her şeye rağmen bir arada, aynı çatı altında yaşamak iradesini
Büyük bir inanç ve inatla sürdürdüğü yermiş Diyarbakır diyecekler.
—-///—-
Bugün hepimizin karşısında, Türkiye’yi şantaj siyasetiyle yöneten bir iktidar,
Türkiye’yi kayyım idaresiyle yöneten bir rejim var.
Bu yüzdendir ki, her gün bu karanlık istibdadın bataklığı derinleşiyor,
Şartları ağırlaşıyor, zulmü de artıyor.
Bugün hiçbirimiz, hiçbir insanımız bu kayyım ve şantaj düzeninden muaf değildir.
23 yıllık iktidar, tüm bereket şeceresiyle,
Tüm kandırılmışlıkları, aldanmaları, aldatmaları ve yalanlarıyla
Her birimizi adaletsizlikte, yoksullukta ve güvensizlikte birleştirmiş, eşitlemiştir.
Evet bugün tasada biriz, Tasalanmakta beraberiz.
Neyden yoksun olduğumuz, neye hasret olduğumuzsa apaçık bellidir.
Ortak olacağımız sevinçlerin hasretindeyiz.
Bugün Türkiye, tebessüme hasrettir.
Her bir vatandaşın yüzünde belirecek o tebessüm anının hasretindedir.
—-///—-
Bizim kimsenin anasının, atasının diliyle bir alıp veremediğimiz yoktur ve olamaz.
Bizim derdimiz, kelimelerin menşei değil, kelimelerin taşıdığı anlamlarıdır.
Vicdanın konuşmasıdır.
Dilde birlik de bu demektir.
Bizim kimsenin fikirleriyle alıp veremediğimiz de yoktur, olamaz.
Bizim derdimiz, fikirler değil, fikirlerin menşeidir.
Amacımızsa Konuşan Türkiye’dir.
Fikirde birlik olmak bu demektir.
Bizim bu topraklarda üretenle, ona değer katanla da bir derdimiz yoktur, olamaz.
Bizim derdimiz, bu toprakları sömürenle, onu satıp savacak bir mal gibi görenlerledir.
Amacımız ise; kalkınan, üreten adaletle paylaşan Türkiye’dir.
İş’te birlik olmak da zaten bu demektir.
—-///—-
Bize habis duygularla değil, samimi duygularla soranlara seslenmek istiyorum:
Siz, barıştan yana değil misiniz, diyorlar!
Siz, analar ağlasın mı diyorsunuz, istiyorsunuz, diyorlar!
Siz, silaha, çatışmaya son verilmesin arzusunda mısınız, diye soruyorlar.
Cevabı bu yörede kullanılan bir atasözüyle vermek isterim.
Diyor ki atasözü:
Eğer bu tuzak değilse, bu değnek, bu ip nedir?”
Kendini sömürge valisi zannedenlerin ağzından konuşmak,
Yarayı iyileştirmeye değil, kolu bacağı kesmeye çalışmak nedir?
Sevr’i birlikte yırtmış bu milletin evlatlarına, bu ayrı gayrılığı dayatmak nedir?
—-///—-
Bizim karşımızdaki manzara şudur.
Bir tarafta,
Türkiye’de siyasetin yollarını, şantajla, kayyımla, haksızlık ve hukuksuzlukla tıkayan,
Muhalifliği, hainlik olarak ilan eden,
Özgürlüğü, İNŞA ETTİKLERİ MAPUSHANELERDE OLMAMAYA İNDİRGEYEN bir iktidar vardır.
Kendilerinin değiştirip, milli irade gaspı ile geçirdikleri Anayasa’yı bile çiğneyen,
Gazi Meclis’imizin yasa ve denetim yetkilerini yok etmiş bir istibdat rejimi vardır.
Bu zihniyetten ne barış, ne demokrasi, ne de adalet gelmez.
Kendilerinden ve yandaşlarından başkasına hayrı olmayan bu zihniyetten,
Türkiye’nin ne doğusuna ne batısına, ne Türk’üne ne Kürt’üne, ne Alevi’sine ne Sünni’sine hiçbir hayır gelmez.
Türkiye’ye de, Türk Milletine de bir fayda umulmaz.
Öte yandan;
50 sene boyunca, bu toprakların insanlarına kan kusturanlar,
50 bin insanımızın canına kastedenler,
Kürt’ün sırtından, terör ağalığı yapanlar vardır.
50 sene boyunca, istihbarat örgütlerinin maşalığını yapmış,
Profesyonel teröristler vardır.
Bunlardan da Terörsüz Türkiye olmaz.
Bunları Kürt’ün temsilcisi varsayarak çözülecek hiçbir sorun yoktur.
Bilakis mevcut sorunlar derinleşir, kabuk bağlamış yaralar ise kanamaya başlar.
Her ne pahasına olursa olsun;
İktidarda kalmaya çalışan saray örgütüyle,
Ayakta kalmaya çalışan terör örgütünün kirli pazarlığında,
Bu milletin evlatlarının ve İYİ Parti’mizin de işi olmaz, olamaz.
—-///—-
Bugün Türkiye’de bir Anayasa sorunu yoktur.
Sistemi, tek adam rejimine evirmiş bir iktidar sorunu vardır.
Türkiye’de Anayasa’nın en temel hükümlerini,
En temel hak ve hürriyetleri gasp eden bir iktidar sorunu vardır.
Bugün Türkiye’de kimlikler üzerinden çözülecek bir problem yoktur.
Okyanusun ötesinden talimat alıp, devleti çökerten esaret altında bir iktidar sorunu vardır.
Türkiye’de yurttaşını yasalar ve kamu hizmetlerinde eşitleyemeyen,
Eşitlemediği için onu etnik, dini ve mezhepsel parçalara bölen bir iktidar sorunu vardır.
Türkiye’de kendi ayrıcalıklarını devam ettirmek için,
Türkiye’yi bir etnik cehennemde yakmayı göze alan,
gözü dönmüş, aklını, izanını, vicdanını yitirmiş bir kirli ittifak, Cumhur Koalisyonu sorunu vardır.
—-///—
Kıymetli Kardeşlerim,
Türkiye, kader birliği etmiş insanların vatanıdır.
Kader birliği, tasada ve kıvançta bir olmaktır.
Milli takım gol attığında İstanbul’dan Diyarbakır’a milyonlar aynı anda,
aynı sevinçle ayağa kalkar.
Türkiye’nin hangi alanda hangi branşta olursa olsun başarısı,
İzmir’e de Hakkari’ye de büyük bir gurur yaşatır.
Kader birliği tasada da kendini gösterir.
Bugün, gençlerimizin yaşadığı umutsuzluk Edirne’de de aynıdır, Van’da da aynıdır.
Emeklilerimizin çilesi, Bingöl’de de aynıdır, Bursa’da da aynıdır.
Yaşadığımız felaketlere Trabzon ne kadar gözyaşı döküyorsa
Bitlis de o kadar gözyaşı döker.
Yoksulluk Muş’lunun da çilesidir, Muğla’lının da.
Tasamız birse bilin ki kaderimiz de birdir.
O yüzden, Türk Milleti’nin kader birliği,
kitaplardan okunan bir güzelleme değil, hakikatin ta kendisidir.
İşte biz bu hakikatin derdindeyiz.
Bu hakikat, bin yıllık kardeşlikten süzülmüştür.
Bu bir mayadır ve Anadolu coğrafyasında bu maya tutmuştur.
Şimdi bu mayayı, başkalarının projeleriyle bulandırmanın ve bozmanın manası yoktur.
Dünyada örnekleri var.
Her şeyin tek bir günde alt üst olduğunu gösteren örnekler var.
Yüz yıldır zorladıkları halde, Türkiye’yi alt üst edemediklerine de şahitlik edecek,
bir büyük millet var.
Bütün tuzakların önüne geçen işte bu kader birliğimizdir.
Biz bunu korumaya çalışıyoruz.
Türk’ün, Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin kardeşliğini ve birlikte yaşama iradesini
Sonsuza kadar savunacağız!
Türkiye’yi Lübnanlaştırmak, Suriyelileştirmek, Iraklaştırmak isteyen
Büyük Ortadoğu Projesi’nin mahdumlarına,
Türkiye Cumhuriyeti’ni, devletimizi ve Büyük Milletimizi mahkûm etmeyeceğiz.
Binlerce metre yüksekteki dağlarda,
Binlerce kilometrelik sınırlarda PKK denen cani örgüte karşı
Bu vatanı savunan, bu vatanın ve bu milletin birliğini savunmuş
Onca Korucuya, aşirete
PKK teröründen evinden, köyünden, canından olmuş binlerce Kürt’e
Mücadelemiz zail oldu dedirttirmeyeceğiz.
Onları, PKK ile ezmelerine müsaade etmeyeceğiz.
Bu vatanın çocuklarına yüklediği ezayla, çektirdiği cefayla
Varaklı sarayında sefa sürenler iyi bilsinler!
Bu millet size Cumhuriyet’i yıktırmayacak,
Bu vatanı böldürtmeyecek,
Şantajlarınıza boyun eğmeyecek!
Kimliğini, kişiliğini, şahsiyetini ve karakterini,
Sizin pazarlıklarınızla kirletmeyecek!
Hep birlikte mutlu olmayı amaçlayan bir millet olarak;
‘’Ne Mutlu Türk’üm diyene!’’
Demekle gurur duyacağız
Çünkü bize göre Türklük bir etnik işaretleme değil, vatandaşlık tanımıdır.
Ne Cumhuriyet’ten, Ne de demokrasiden
Ne hürriyetinden, ne de İstiklalinden vazgeçmeyecek
Tek bir millet olarak yine bizim birlik gerekçemizi oluşturan kimliğimize sahip çıkmaya,
Ne Mutlu Türk’üm Diyene! Demeye devam edeceğiz.